5 Mart 2007 Pazartesi

Putperestlik: Haksızlığa Uğratılmış Bir Din

Putperestlik nedense İslam dünyası tarafından hep küçük görülmüş, çok detaya inmeden mutlak yanlış olduğu söylenip durmuş. Kimi zaman dalga bile geçmişler hatta “dalga geçilmeye değmeyecek kadar basit bir inanç boş ver” demişler. Öyle ya, insan kendi eliyle yaptığına tapar mı hiç ne saçma. İşte haksızlıkta burada başlar ve ne yazık ki haksızlığın başlangıç noktası İslamiyet’in neyi anlatmaya çalıştığının da anlaşılmamasının başlangıç noktasını oluşturmaktadır. İkisi bir bütündür.

Haksızlığın kaynağı ve nedeni insanların putperestlik hakkında, ezbere onu küçük görmekten bir şey bilmemesinden kaynaklanmaktadır. Bilinen tek şey insanların elleriyle yaptıklarına tapmasıdır. Evet, doğrudur ama bu şekilsel gösterimidir sadece. Ya bu kadar basit değilse, içinde fikirselliği de barındırıyorsa? Ama bunu pek sorgulamaz insanoğlu. Belki sorgulasa aslında putperestliğe ne kadar yakın olduğumuzu anlardı.
Onlar da putun ardındaki ilahi bir güce taparlarmış.
- Biz günün 5 vakti camiye gidiyoruz. Dindarız.
+ Onlar da günün belli saatlerinde bir yerlere gidip belli başlı ibadetleri gerçekleştirirlermiş. Adı cami olmasa da toplanılan bir yer olması yeterlidir sanıyorum.
- Ama biz kurban kesiyoruz
+ Onlarda kesiyormuş.
- Oruç?
+ Onlar da tutuyormuş.
- Biz elimizle yaptığımıza mı tapıyoruz. Biz ilahi olana tapıyoruz.
+ Onlar da putun ardındaki ilahi bir güce taparlarmış. Yani elleri ile put oluşturur onun ardındaki ya da ifade ettiği bir güce taparlarmış.

Ne farkı kaldı? Yaşanıldığı iddia edilen İslam ile putperestliğin ne farkı kaldı? Hatta “Yarın ölecekmiş gibi ahirete, hiç ölmeyecekmiş gibi dünyaya çalış” sözü ki bazı yerlerde hadis diye söylenir; bizim hayat düsturumuz olmuş. Ne farkı kaldı?

Aslında farkı ya da farkı görülemediği için oluşan benzerliği çok basit özetleyebiliriz.
Halkadan Parıltılar'da okumustum bu sözü (derleyen:N.F.K):

“İnsanların Çoğu Allah'a puta tapar gibi tapar, yani dünyalık için”

Allah’a puta tapar gibi tapmak… Demek ki camiye gitmek, secde etmek bizi puta tapmaktan alıkoymuyor. Bu çok önemlidir. Sıradan bir öz eleştiri ya da klasik “layığı ile ibadet edemiyoruz” lafı değildir bu. Bu işin özünü anlatma çabamdır. Hakikaten nasıl putperest olunurun ve aslında putperestlikten nasıl uzak durulunurun cevabıdır. Yani şunu kesinlikle akılda tutmak gerekir ki burada anlatmaya çalıştığım şey hayatını camide geçirmiş en dindar insanı dahi kapsamaktadır. Bu durum putperest olmaya engel değildir. Problem ibadet edip etmeme değil, problem neye niçin ibadet ettiğini bilmemekten kaynaklanmaktadır. İbadet ettiğinin sıfatlarını bilmeme… İnsanların ibadetlere harcadıkları vakit ile, adadıkları kurbanları ile, tutukları oruçlar ile ya da gittikleri haclarını yapma ya da tüm bu ibadetleri yapmama değildir putperestlikte mevzu bahis olan(belki putperestler daha fazla vakit harcıyorlardı ibadete). Bu ibadetleri yapmak hatta bunları yaparken düşündüğünün isminin “ALLAH” olması da seni uzak tutamaz putperestlikten. Önemli olan sıfatlardır. Senin düşünce tarzındır.
Yaşadığımız topraklara İslam coğrafyası dendiği için ortaya çıkan bir garip durum var ki o da, bu topraklarda, birisinin bir yaratıcıyı kabul etmesinin kendisini Müslüman yaptığını sanma kabulüdür. Oysaki olan şey sadece inanan olup Müslüman olamamaktır.

Camiye gitmek, kuran okumak, oruç tutmak sizi putperestlikten uzak tutmaz. Unutun hepsini.
Kilit nokta ilahi güç olarak neyi kabul ettiğimizdir. Bakın dikkat her 2 tarafta ilahi bir güce tapıyor ama işte farkın özü burada. Putperestlerin ilahlarından örnek vermek gerekirse şöyledir:
-Ateş Tanrısı
-Bereket Tanrısı
-Savaş Tanrısı… diye uzar gider. Ateş, bereket, savaş. Dikkat ederseniz bunların hepsi dünyaya ait kavramlardır. Yani bir insan dünyaya ait kavramlar için ibadet ederse putperest olur. Putperest olmaz, şöyle demeliyiz, putperestliği yani işin özünü kavrayamamış olması ortaya çıkar.

Mesela geçen gün dünya hayatına ait istediğim birey için dua ettim Allah’a. Şimdi ettiğimin Allah olması beni putperest olmaktan alıkoymadı mı?
Allah bilir, hüküm vermek istemiyorum. İçimden kendime evet putperest oldun demek geçiyor ama bunu da diyemiyorum. Ama bazı gerçekler ne yazık ki beni zorluyor.

Bakıyorum
Yusuf(a.s) bir şey istemiş başkasından Allah onu cezalandırmış(Yusuf/42). Eyup(a.s) hastalık tüm vücudunu sarmış gene de dünyalık için dua etmemiş en son kalbine varmak üzereyken, Allah'ın zikrinden geri kalacağı endişesi ile dua etmiş(Enbiya/83). Peygamberimize(s.a.v) taşlarla saldırmışlar hiçbirine beddua etmemiş.

Bu mesele ile ilgili aklıma güzel bir söz geliyor: Nefs-i emmeranin duası kendisi. Âlimin duası ilmi. Arifin duası Rabbiymiş. Ve demişler ki nefs-i emmeranin kurtuluşu çok zayıftır. Gerçekten ya, düşünüyorum da ben yalnızca kendim için dua ediyorum ve bundan kendimi alamıyorum. Cenneti istemem bile kendim için, Allah’ın rızasını istemem bile kendim için. Yani İslami olan şeyleri bile kendim için istiyorum. Aslında ebeveynlerin çocukları üniversitede bir yerlere girsin diye ettiği dua bile ebeveynin kendisi için. Başkasına yaptığınız iyilik bile başkası senin hakkında ne kadar iyi adam desin diye. Yine kendin için. Ya da aklınıza ne geliyorsa… Yani ilahi gücü yalnızca kendimiz için istiyoruz dünya için istiyoruz. Ahireti bile aslında mutluluk için istiyoruz. Ha tabi insanın mutsuzluk istemesi anormal bir durumdur ama burada anlatmaya çalıştığım istediğin şeylerin tamamını ister Allah’tan olsun ya da başkası için istiyormuş gibi olsun yalnızca kendimiz için istediğimizdir. Bu noktada ilahi gücü kullanıyoruz. Putperestlikten ne farkı kaldı ki? Bu putperestliği yaşamak değil mi?

İbadetlerimize gelsek... Oruç, yemek şöleni olmuş. Teravih, bayram namazları kutlama partisi olmuş. Hac, turistik bir gezi olmuş. Kurban, e komsu kesti biz niye kesmeyelim olmuş. Kuran, bizi kötülüklerden koruyan tılsım olmuş.

Belki bir peygamber gelse dese ki siz putperestsiniz. Biz hemen karsı çıkarız:
- Biz İslam büyüklerinden(Geçmişimizden) böyle gördük. Sen nasıl konuşuyorsun.

Belki tutar camileri yıkmaya çalışır zaman biz de onunla savaşırız. Anladınız mı?

Neyse anlamayanlar için; Resulullah(s.a.v) ilk çıktığında ve uyarmaya başladığında ona karsı gelenler mutlaka doğru üzerinde ilahi bir dine taptıklarını söyleyip onunla savaşmışlardı. Belki şimdi bir uyarıcı çıksa bizim onunla savaşacağımız gibi. Düşünsenize camileri yıkıyor. Durur muyuz hiç. Acaba kim haklı…

İslam şu anda anlaşılandan o kadar farklı şey emreder ki. Hiç alakası yok, hiç alakası yok şu andakilerle. Bir kere Kuran’da dünya hayatına dair hiçbir vurgu yoktur. Dünya hayatı aşağılık ve geçici bir hayattır. Hiçbir değer verilmez. Burası için yaptığımız dua acaba ne kadar kabul oluyor. Onun için zaten hiçbir hadis kitabında “Yarın ölecekmiş gibi ahirete, hiç ölmeyecekmiş gibi dünyaya çalış” sözü bulunmaz ve bu insanlardaki putperestliğin göstergesidir(AllahuAlem) ne yazık ki İslam’ın sunduğunun tam tersidir ve ne yazık ki İslam’ın sunduğunun tam tersi peygamberin sözü muamelesi görür. Bakın tam tersi diyorum hem de tam zıttı. Tam tersini peygamberin ağzıyla söylemek ve buna karşı çıkanı koskoca peygambere karsı çıkmakla suçlamak ve ona düşman olmak. Belki de peygamberin yaşadığı buydu. Belki de putperestler(ki putperestlik ilahi dinin bozulmuş halidir) ilahi olana karsı çıktığı için peygambere savaş açmışlardı. Onlar da şu anda peygamber sözü sanılan sözler gibi tam tersi sözleri ilahi olduğu için kabul etmişlerdi. Acaba onların yerine mi geçtik.
Eğer ki bu söze en ufacık bir sempati besliyor iseniz korkarım kabul ettiğiniz dinin tam olarak ne olduğuna dair kesin bir bilginiz bulunmamaktadır. Allah’ı dünyada mutluluğu getirmesi için düşünüyorsanız ya da bir yerde yaptığınız kötülükten sonra ayağınız kaydığında “hah bu demin yaptığımın kötülükten oldu” diyorsanız. Daha alacak çok yolunuz var. Allah bu dünyada sana ne mutluluğu ne de adaleti vadetmiştir.

Hala da sorarlar neden savaşlar, işkenceler var diye. Bu dünyada insanlar mutluluk ve adalet ararlar ve Allah neden vermiyor derler.- Adaleti sağlama görevinin kendi üstümüzde olduğunu ve sınandığımızın da pek farkında değiliz sanıyorum. Şu geçici dünyada üzerimize düşen görevi bile devretmeye çalışıyoruz- Aslında ne kadar Allah deseler de putperestlikten hiçbir farkı yoktur bunun. Aynı savaş, barış, bereket tanrısından istemek gibi.
Bu dünyada bizi mutlu et tanrım!

İslamiyet niye geldiğini ve niye putperestlerin bizim şu anda yaptığımız her şeyi yaptığını anlatabilmişimdir umarım. İslamiyet sana hiç görmediğin, bilmediğin ahirette mutluluğu vadeder ama putlarında vazgeçmen kaydıyla. Bunun yolunu bilen varsa söylesin ben hala daha kendimi kendim için dua etmekten alıkoyamıyorum. (Bak bir sonuç daha çıkardık demek ki bilmek, bilgi insanı olgunlaştırmıyormuş).

1 comments :

Unknown dedi ki...

putpereslikle islamiyet arsında gecekten bir sırat vardır cok keskin ve ince bir hal vardır eger aklını kulanarak gidersen dengeni kaybedersin düşersin eger kalbini kulanıp gidersen bu yoldan buseferde dengeni kaybedip istikametten cıkabilrsin akıl ve kalbini aynı anda adaletsizlik yapmadan kulanırsan dogru olan seni bulur ve bu konuda da vicdanın sana yardımcı olur. düşüncelerinde haklısın ama düşündüklerini yazarken bile inancı degişiyor insanın. kendinde bunu gördün kendimde gördügüm gibi inanc her an ve her vakit degişebilen bir (ol)gudur herseyde oldugu gibi su andada var olur.evet su an gelse biri bize su alemlerin (sır)ını verse o insanı putpereslikle suclanır.evet eger kendini arıyorsa insan .kendinden ayrı bilmemeli kendinden ayrı olmayanı bulmayı calısıyorsa. zaten yanılgıya düşmüş olmazmı.(OKU. OKU. OKU.SONSUZ KEREM SAHİBİ RABBİNİN ADIYLA OKU.BİZ İNSANI BİR KAN PIHTISINDAN YARATTIK.OKU.RAMAN RAHİM OLAN ALLAH'ın ADIYLA OKU.)okumak emredilmiş.bizim yaptıgımız ögrenmeye calışmak aklınla. yaşamaya calışmak kalbinle. bunları sabit tutmak vicdanının yardımıyla. buttün bunları kendinden bilmeyip yaratanın izniyle oldugunu kabulenmekle ve onun ilmi dısında hic birseyin (ol)madınıgı farkındalıgıyla ve sadece iyi bir insan olma gayretiyle aşk la adaletle sevgiyle önyargısız fark etmeli. putperesi müslümanı hiristiyanı yahudisi ve daha nicesi butün anlasılmazlıgın cahillikten okumamamızdan. yazılan yasanan hersey insan icin. herkez kendi atesini kendisi yakıyor. herseyi oldugu gibi kabul etmessek hic birsey degişmeycegi gercegi gibi insan (ol)makda zorlancagız. nasıl bir insan olmak dan önce nasıl insan olulur onumu düşünmelimiyiz....