14 Ocak 2012 Cumartesi

Ötekileştirme: Sıfat Takma Yarışı

John ve Jane çocuklarını örnek vatandaş olsun diye yetiştirir, kanunlara uymayı öğretirler, başka ırklara, cinsiyetlere, tiplere, inançlara saygıyı öğretirler.

Ama bir düşünün.

(encodeum not: İyi de, zaten, daha henüz farklılıkları anlayamayacak durumdaki)Çocuklarımızı farklılıklardan bu derece haberdar etmemiz ayrımcılık tohumlarını ekmek olmuyor mu?

Küçük Jane ve John'u kör mü ediyoruz da sadece bizi başkalarından farklı veya benzer yapan şeyleri görebiliyorlar.

OZ, Sezon 5 Bölüm 7


Başkalarını ve kendimizi ayırt ederken ve kimliklendirirken hangi noktaların kullanılmasının doğru ve sağlıklı olduğunu anlatmıştık İslam Ümmetçiliğinin Temelleri yazımızda. Yazılanlar haricinde yapılanların hepsi yalan üzerine inşa edilmiştir, fitnedir, baştan kaybetme ve kaybettirmedir.

Avam toplumun hem mensuplarının hem de "önder" olduklarını sandıklarının en verimli oyuncağıdır ötekileştirme. Çünkü o kadar basit ve kolaydır ki yapması ve benimsenmesi.

Kendini tuttuğun futbol takımı ile ötekileştirebilirsin. Bir öğrenci, aynı okul içinde farklı sınıftaki öğrencilerle ile ötekileştirebilir. Daha sonra farklı okuldaki öğrenciler ile de ötekileştirebilir. Yada memleketinle ötekileştirebilirsin. Hatta kullandığın arabanın markası bile kullanılabilir ötekileştirmede.

Yaşadığım topraklara has bir durumdur; şöyle ifade edilir: "Bize önce Türk Kürt diye ayırt etmeyi öğrettiler. Sonra da geldiler alevi sunni diye öğrettiler. Biz böyle şeyler bilmezdik."

Ötekileştirme, avam topluluklardaki gruplaşmanın temel taşıdır. Terör örgütleri, çeteler, çeşitli siyasi(!) partiler(!) hepsi buradan beslenir.

- Onlar x biz y'yiz tamam mı. Yani onlar başka biz başkayız.
- Onlar düşman biz de onlara düşmanız tamam mı. Sen beni destekle.

Nasıl da ötekileştirip, kendisine ihtiyaçları olduğunu zannettiriyorlar. Anca bu sayede taraftar toplayabiliyor.

Tek ekmek kapıları bu, başka yaptıkları hiçbir şey yok, bunu yapmazlarsa aslında hiçbir işe yaramadıkları fark edilecek tabi. Bunların örnekleri zaten apaçık etrafımızı sarmış durumda. Benim üzerinde durmak istediğim nokta, ötekileştirirken, taraftar toplamaya çalışırken bir avam refleks olarak insanlara sıfat takmak.

- "X diye bir şey varmış, onun da mensubu x'ciler".

Şucu, bucu...

Ötekileştirmede ana kaide: Sıfat takma.

Tabi şunu da eklemek gerekiyor; sıfat takma ötekileşirmenin ana yöntemi olmasının yanı sıra aynı zamanda başkasını bireysel olarak aşağılamanın da aracıdır.

Sıfatları ve bu sıfatların ait olduğu iddia edilen şeyleri biraz sorguladığında ise patır patır döküldüklerine şahit oluyorsun.

Bir tanesi döküldü mü? Döküldü. Artık o kadar içselleşti ki, iddia sahibi özür dilemiyor. Hemen yerine yeni bir sıfat buluyor. Her tarafımız sıfatlarla doldu, sıfatlarla karalanmaya çalışılan insanlarla... Artık yarış halini aldı bu.

Sadece yazılı ve görsel medyada değil; mahallede, iş yerinde, okulda her yerde yapılıyor bu. Çünkü yapması çok kolay... Avamın üzerinde etkinliği de yüksek. Üç-beş farklı yerden duysun sıfatı, benimser.

Ötekileştirmenin basitliği, kolaylığı cezbediyor insanı, aynı diğer günahlar gibi, uydukça da hesabının verilmesi çok zor veballere ortak olunuyor; belki de sonsuzluk yitip gidiyor. Allah korusun. Oysaki en baştan uyarılmıştık:

(...)Birbirinizi karalamayın, birbirinizi (kötü) lakaplarla çağırmayın(...)

(Hucurat / 11)