24 Temmuz 2023 Pazartesi

Terörle Mücadele Yasası ve Yasal Hırsızlık

Okuyucunun, "Önleyici Mahiyette İdam Cezası” yazısının okuduğu varsayılmaktadır.

Terör örgütlerinin ya da terör örgütü olma yolunda emin adımla ilerleyen çeteleşmelerin lider diye sundukları adamları pazarlamaya çalışan örgüt mensupları, meşrebine göre bu işi ya çoğunlukla şarkılar, şiirler eşliğinde olmayan mağduriyet hikayeleri ile duygusallığa bağlayarak, ya da diğer meşrepten ise altı bomboş, hiçbir zaman doğrulanamayacak keramet, doğa üstülük hikayelerine bağlayarak yapmaya çalışırlar. Elde somut, övülecek hiçbir şey olmadığından, bunun eksikliğini anca böyle belirsizliğe çekerek kapatmaya çalışırlar.

O zaman hangi aşamasına bakarsan bak -ister din sosuna batırılmış olsun ister olmasın- bütün yağmacı çeteler aslında temelde aynı davranışı sergilemektedir. Onun için biz de bu konuda hem sağ-sol kurgusu üzerinden kurgu söylem geliştirmeye çalışanları hem de din sosuna batırılmış çeteleri ister istemez hedef almış olacağız. Çünkü bir tarafın şiirlerle, şarkılarla öteki tarafın keramet (çoğunlukla Allah’a iftira atma eylemi) üzerinden ilerliyor olması sizi şaşırtmasın, hepsi aynı yolun yolcusudur. Onun için birini hedef alınca ister istemez ötekisini de hedef almış oluyorsun.

O zaman konumuza altın değerindeki soruyu sorarak başlayalım.

En tepeden an alta kadar bu derece kötü durumda olan oluşumlar nasıl oluyor da bu kadar büyüyebiliyor?

Cevap: Para çarkı kurmayı başararak.

Buna geleceğiz. Ama önce terör ile mücadelenin aşamalarını yazarak başlayalım.

Terör örgütleri ile ya da henüz terör örgütü vasfı almamış olsa da o yolda emin adımlarla ilerleyen örgütlerle mücadele 3 aşamadan oluşmalıdır.

1. aşama, örgütlerin avam bağlarken kullandıkları söylemin hedef alınmasıdır.

Bu da 2 alt aşamaya ayrılır.

Birincisi, söylem namına dayandıkları noktanın herhangi bir gerçekliği olup olmadığına bakılır. 2006 yılından beri bu tip avam oluşumlarla uğraşan biri olarak şunu söyleyebilirim ki, bugüne kadar hangisine baktıysam, hiç sekmedi, bu örgütlerin kendilerini dayandırmaya çalıştıkları “söylemlerinde(!)” yalandan başka bir şey bulabilmiş değilim. Örneğin sadece kurgu bir terminolojiden ibaret olan sağ-sol söylem ya da yalandan da öte aslında Allah’a iftira mahiyetinde olan keramet muhabbetleri…

Peki bu muhabbetler için yasal çerçevede nasıl suçlama ve cezalandırma gerçekleştirebiliriz?

Keramet muhabbetleri için söylüyorum, eğer devlet yapısı “İslamiyet hak dindir” ilkesini benimsemiş olsa işimiz kolaydı çünkü hiçbir zaman hiçbir yerde ispatlanmamış bu keramet muhabbetleri, en temelde çoğunlukla Allah’a iman etmek (mantığını kurmak) istemeyenlerin Allah’a iftira atarak bu işten kurtulmaya çalışması olduğundan ve işin içinde çoğunlukla Allah’a iftira etmek olduğundan bu keramet muhabbetlerini çıkaranlar oldukça sert bir cezalandırmadan geçirilir konu kapanırdı. Fakat mevcut düzende bunu yapamıyoruz fakat yine de elimiz kolumuz bağlı değil. Bu, canlı kanlı yaşayan insanlar hakkında, örgüt mensupları tarafından anlatılan ve hiçbir zaman ispat edilmemiş doğa üstülük muhabbetleri, dezenformasyon ve kitleleri yanlış yönlendirme kapsamına alınır ve cezalandırma süreci gerçekleşir.

Peki öteki taraftakiler ne olacak? -ist’leyenler?

Onlar da kullandıkları sözcüklerin tanımını yapmaya mecbur bırakılır. Öbür türlü yine bu olay dezenformasyon ve kitleleri yanlış yönlendirme kapsamına alınır ve cezalandırma süreci gerçekleşir. Böylece, kapitalist, sosyalist, komünist, faşist, zartist, zurtist diye -istlemeye başlamadan “ben bunları söylüyorum ama sorsalar tanımını yapabilecek miyim bunların? Hiç tanımları yapılmış bunların?” diye düşünerek konuşmaya başlar. Ve bir anda ortalık sessizliğe bürünür. Çünkü bu, kimi insanların yıllar yılıdır orada burada kullandıkları bu söylemlerin baştan sona kurgu bir terminolojiden ibaret olduğunu anlamalarına vesile olur.

İkinci alt aşama ise, bunların herhangi bir gerçekliği olsa da zaten kendilerini bağlayan hiçbir şeyin olmuyor olmasının anlatılması. Buna herhangi bir yasal düzenleme getirilemez ama kitlelere uyarmak için çalışmalar yapılabilinir. Bu konu ile alakalı yapılacak çalışmaların hemen her versiyonu sanıyorum encodeum çatısı altında yapıldı. Bilenler bilir.

2. ana aşama ise para çarkını hedef almaktır. 

Dünyada bütün suçlar en temelde hırsızlıktır. Hırsızlık ise 2 türdür. Birincisi herkesin suç olarak gördüğü çalma faaliyeti. Cezalandırma tam olarak suçu karşılamıyorsa da dünyada bununla ilgili yasalar bulunmaktadır. İkincisi ise yasaların arkasına sığınılmış, arkasına yasaları almış çalma faaliyeti. Örneğin kıyak emeklilik. Kıyak emeklilik en temelde hırsızlıktır ama yasaldır. Adil değildir ama yasaladır. Yasal olan her şey adil olacak diye, suç olmayacak diye bir şey yoktur. Genelde bu yasal çalmalar siyasi parti tabelalarının oy almak için yaptıkları suç kapsamında değerlendirilmesi gereken vaatlerinden kaynaklanmaktadır.

Dünyada mevcut yasalar çerçevesinde terörün finansmanlarına müdahale edildiği için ben burada bir kolay para kazanma yolu olan siyaset üzerinden dönen para çarkını kırmak üzerine bir şeyler yazacağım. Yani yasal hırsızlığı hedef alacağım.

Örgütler siyaset içindeki kolay parayı elde etmek için ne yaparlar?

Siyasi parti tabelası açarlar, seçime girerler. Muhalefeti garantileyebilirse, hazine yardımı alırlar. Amaçlarına ulaşmış olurlar. Eğer belediye vs. gibi bir kurumları da ele geçirebilirlerse, örgüt militanlarına ya da yakınlarına iş ayarlayarak o devlet mekanizmasını da istismar ederler. Bunların hepsi yasal hırsızlıktır.

Aslında bu durum, daha önce anlattığımız, dijital ortamda oy verilen ve verilen oyların da kaydı tutulan yani seçmenin verdiği oyun sorumluluğunu aldığı ve cezalandırma sürecine katılacağı seçim sistemi ile sorun olmaktan çıkacaksa da yine de gözden kaçabilecek durumlar için yapılabilecek bir şey daha var.

Duyuyorsunuzdur “kardeşi bilmem kaç kişiyi öldüren teröristin abisi şu belediyede işe başladı” diye. Olay şöyle gerçekleşiyor. Anaları bir 14 tane doğuruyor. İkisini terör örgütüne veriyor ve öldürülmelerini bekliyor. Öldürüldükleri haberi geldikten sonra, bunların ele geçirmeyi başardıkları kurumlarda öldürülmüş teröristin yakınlarına iş ayarlanıyor ya da bir şekilde bu kurumlar üzerinden aileye para aktarılıyor.

Yapılması gereken şu: Devlet dairelerine, kamu kurum ve kuruluşlarına, iştirak şirketleri dahil belediyelere personel alımında güvenlik soruşturması istenmeli (adli sicil kaydı değil, güvenlik soruşturması), bir kişinin kendinden yaşça küçük birinci dereceden yakını terör örgütüne katılmışsa bu kurumlarda çalışmasına izin verilmemelidir. Neden birinci dereceden akrabalık bağı olanların tamamı değil de yaşça küçük olanlar. Çünkü örneğin abilik kardeşlik ilişkisinde küçük kardeş büyüğün sorumluluğunu almak zorunda değildir. Ama ana, baba ya da abi, abla küçükten sorumludur. Bu akraba araştırması kuzen bağına kadar inilebilir.

Burada bu anlattığımız cezalandırma durumu, ana, baba, abi, ablanın; kardeşin veya evladın terör örgütüne katılımına engel olamadığı durumlar için geçerlidir. Eğer örgüte katılımına teşvik tespit edilirse, burada teşvik edenlerin tamamının “Önleyici Mahiyette İdam Cezası” kapsamında idamlarının gerçekleştirilmesi gerekmektedir.

Peki gerçekten ana, baba, abi, abla; kardeşin veya evladın arkadaş gazıyla örgüte katılmasına hâkim olamamış ise bu durumda haksız yere cezalandırılmasın diye bir şeyler yapılamaz mı?

Herkes çocuğundan veya küçük kardeşinden sorumlu oluyor olsa da yine de yapılabilecek bir şey var.

Burada akrabalıktan reddetme durumu üzerinden bir yumuşatmaya gidilebilinir.

Örgüte katılmış kişinin sorumluluğunda olanlar, şahsın yaptıklarını tasvip etmediklerini göstermek için, e-devlet üzerinden şahsı akrabalıktan reddederler. Bunun geri dönüşü olmadığı gibi, eğer ilgili şahısla, ona fayda sağlama bağlamında, herhangi bir şekilde görüştükleri tespit edilirse ve herhangi bir teşvikte bulunmadı ise eğer devlette çalışıyorsa yine iş akdi son bulur, eğer teşvik ve takdir ettiği anlaşılırsa idamı gerçekleşir.

3. aşama ise, “sempatizanın tek muhatabı askerdir” ilkesini işletmektir. Bu aşamada, örgüte katılmak isteyenlerin, tüm masrafları karşılanarak sınır ötesinde, istedikleri yere bırakılmaları sağlanmalıdır. “Örgüte katılacağını” beyan etmediğinden hiçbir şey ile suçlanamayacağını ve o anda üzerinde silah olmadığından hiçbir şey de yapılamayacağının garantisi verilerek bu süreç işletilmelidir.

Üniversiteler başta olmak üzere sağda solda örgüt sempatizanlarının gayet keyifli ve sorumsuzca bir yalanına bin katarak, bir yalanını başka bir yalan ile kapatarak nasıl da insanlara ızdırap olduklarını hatta insanları tehdit ederek rahatsız ettiklerini görmekteyiz. Burada çetecilerin şehirlerde, okullarda milleti, milletin çoluk çocuğunu teröristçilik oynayarak taciz etmelerine engel olmak nihai hedeftir. Çok meraklıysa buyurur çıkar dağa. Katılım ücretsizdir. Tüm masrafları karşılanacaktır.

2 comments :

Hakkı dedi ki...

Din sosuyla bezenmiş örgütlenmelere karşı mücade için islamiyetin hak din olduğu hukuksal zeminde temellendirilirse bu sorunun kökten çözülebileceğini söylüyorsunuz.Dahası yazınız böyle olmasını temenni eder mahiyette bir algı yaratıyor.Peki sorarım hangi islam? Sunni islam mı yoksa şii islam mı? Hadi diyelim ülkemizde yaşayanların çoğu kısmen sunni geleneğine bağlı olduğu için o tarafa bir kıyak yapalım.Peki hangi sünnilik? Hertürlü bidatı yok sayan kelle kesen vehabi-selefi sünniliğimi yoksa geneleksel islam fıkhına kökten bağlı ve “mürted” olanın ölümüne cevaz veren hanefi-şafi sünniliğimi?
Demem o ki “hak din islamdır” söylemi retorik olarak kulağa hoş geliyor olsa da pratikte hak olanı tayin etmek ne yazık ki imkansız.Ancak ve ancak güçlü olanın hakkı algılayış biçimi tayin edilebilir.
Diğer örgütlenmeler için sunduğunuz çözüm önerileri ise hukukun temellerini oluşturan suçun şahsiliği ilkesiyle derinden çelişmektedir.Dahası terör semptizanlarını bağlı oldukları örgütlere katılmalarına izin veren bir devlet anlayışı teröre yardım ve yataktaklıktan kendisini yargılamak zorunda kalacaktır.Bir şairin deyimiyle “Nerden baksan tutarsızlık nerden baksan ….”
Matematik ve fizik konularındaki paylaşımlarınız bu konuların cahili olan bende ufuk açıcı bir etki yarattı.Bundan istifade edebilme şansını sunduğunuz için teşekkür ederim.Kılasik mekaniğin algılarının sınırlarını aşarak görelilik mekaniği ve kuantum mekaniğini algılayabilmek her yiğidin harcı değil.Naçizane tavsiyem aynı titizliği sosyal bilimlerin alanına giren bu konularda da gösterebilmeniz.

encodeum dedi ki...

- "Din sosuyla bezenmiş örgütlenmelere karşı mücade için islamiyetin hak din olduğu hukuksal zeminde temellendirilirse bu sorunun kökten çözülebileceğini söylüyorsunuz"

Yok hayır öyle bir şey söylemiyorum. Eğer ki devlet düzeninde "İslamiyet hak din" olsa idi, işimiz kolaydı diyorum. Burada ince bir çizgi var. Kast etmeye çalıştığım şey ise, bu keramet muhabbetlerinin dinin özü ile çelişiyor olması, hatta dinin yaratıcısına iftira içermesi.

- "Dahası yazınız böyle olmasını temenni eder mahiyette bir algı yaratıyor."

Yok yanlış anlıyorsunuz. Hatta, "Siyaset: İlgi Delisinin Bedava Reklamını Yapmak" yazısında şöyle demişim:
"Hiçbir kitaplı din ile bir ülkeyi yönetemeyeceğin gibi, hiçbir kitaplı dinin “bu kitap ülkenizi yönetmek içindir” diye bir emri de yoktur. Ülkeler din ile değil, adalet ile yönetilirler. Zaten dinin emrettiği de budur."

Ayrıca "Kabustan Uyanış: Geleceğin Eğitim Sistemi videosunda ise, Din derslerinin müfredattan kaldırılması gerektiğini söyledim. Devrim Dersleri - 4'te tek derste tek diagram ile tek seferde Din derisini işleyip bitireceğiz dedim.
Bunları dikkate alarak tekrardan okursanız, din adına yapılan şeyin dinen sakıncalı olduğuna vurgu yaptığımı rahatlıkla görürsünüz.

- "Diğer örgütlenmeler için sunduğunuz çözüm önerileri ise hukukun temellerini oluşturan suçun şahsiliği ilkesiyle derinden çelişmektedir."

Suçun şahsiliği konusunun örgütler tarafından nasıl istismar edildiğini ekleyecektim yazıya. Eklemedim, keşke ekleseydim. Sonra güncellerim belki. Burada suçun şahsiliği diye bir konu yok. Kendinden küçüğe sahip çıkmamak bir suçtur. Ana, baba olarak bu kesinlikle suçtur. Ben abi, ablayı da ekledim. Ayrıca personel alımında güvenlik soruşturması da suçun şahsiliği ile çelişmez.

-"Dahası terör semptizanlarını bağlı oldukları örgütlere katılmalarına izin veren bir devlet anlayışı teröre yardım ve yataktaklıktan kendisini yargılamak zorunda kalacaktır."

Kalmayacaktır. Çünkü militan ya da sempatizan "örgüte katılacağını beyan etmiş değil" diye ekledim. Ayrıca üzerinde silah da bulunmayacağından doğrudan silahlı bir müdahele de olmayacak dedim. Her şey hukuka uygun.

Mesela Türkiye için, Irak'ın kuzeyi iç güvenlik bölgesine ücretsiz seyahat hakkı diye söyleyebiliriz bunu.

- "Matematik ve fizik konularındaki paylaşımlarınız bu konuların cahili olan bende ufuk açıcı bir etki yarattı.Bundan istifade edebilme şansını sunduğunuz için teşekkür ederim.Kılasik mekaniğin algılarının sınırlarını aşarak görelilik mekaniği ve kuantum mekaniğini algılayabilmek her yiğidin harcı değil.Naçizane tavsiyem aynı titizliği sosyal bilimlerin alanına giren bu konularda da gösterebilmeniz."

Bu yazının yazım süresi 1 ayı buldu. Yazdığımız tüm yazıların, yayınladığımız tüm videoların hazırlanması minumum 1 ay almaktadır. Bazıları 1 yıl. İnşallah, şartlar oluşur yayınlayabilirsem Devrim Dersi - 2 ve 3 yaklaşık 10 yıldır hazırlanıyor. Şunu da eklemek isterim, yazdığım yazılarda kurduğum her cümleye önce kendim itiraz ediyorum.