“O güzelim geyikleri avlıyorlar” diyorlar. Eğer doğada geyik avlayan aslan, kurt gibi yırtıcı kalmamışsa, biz kendi can güvenliğimiz için bunları yok etmişsek, uzman devlet görevlilerin belirlediği geyikleri elbette avlaman gerekiyor. “Yazık değil mi o güzelim geyiklere. Nasıl kıyarsın?” Peki senin dediğin gibi yapıp onlara kıyamazsak ne olur? Geyikler kontrolsüz ürerler, ağaçları talan ederler, her kontrolsüz üreyen canlı gibi besinlerini tüketirler ve kıtlığa girip telef olurlar. Eğer avlayarak sayılarını belli bir değerde tutmazsan, günün sonunda hem geyikten hem ağaçtan olursun. (Buradan da yırtıcıların aslında doğada ağaçları koruduğu gibi bir sonuç da çıkarabiliriz.) Kontrolsüz üreyen her canlı bizzat kendi türü de dahil olmak üzere doğadaki her şeye sadece zarardır. Onun için kontrolsüz üreyen her canlı mutlaka kontrol altına alınmalıdır. İnsan dahil. En başta insan. Zarar verme konusunda hiçbir canlının rekabet edemeyeceği insanın üremesini kontrol etmiyorsan adım adım kendini, kendi yaşam alanını yok ediyorsun demektir. “X bölgesinde on binlerce çocuk aç ve yardım bekliyor” X bölgesinde on binlerce çocuğun ne işi var?
Kim doğurdu bunları? Doğuran ne hakla doğurdu? Doğurmadan önce endişe etti mi hiç, bu çocuk ne olacak diye? “Peki ölsünler mi?” Doğarken ölmüşler zaten. Katilleri de anası babası. Bunu doğa kanunu olarak söylüyorum: Kontrolsüz üreme canlılığın en büyük düşmanıdır. Kontrolsüz üreme ile ilgili bir hukuki düzenleme şarttır. Tavsiyemiz şu şekildedir: Evlenmek için, günün şartlarına uygun olarak belli bir maddi gelir şartı getirilmeli. Evlendikten sonra çocuk sahibi olmak için de ekstra bir maddi gelir şartı getirilmeli. Eğer uyulmazsa? Önce bir çocuğun gelişimi için gerekli tüm ihtiyaçları karşılayan kampüsler inşa edilmeli. Konforlu yatakhaneleri, okulu, spor salonları olan. Hiç zor bir şey değil. Maddi gelir şartı sağlanmadan çocuk dünyaya geldiyse, çocuk ebeveynlerden alınarak buralarda yaşamına başlamalı. Ana baba ne olacak? Hadım edilecekler. Bu kadar net. Peki kadın tecavüze uğrar gibi ilişki yaşadıysa? Bunu ispat edebilirse, sadece baba hadım edilecek. Çocuk annesi ile birlikte o kampüse alınacak. Peki gelir şartı ne olabilir? Ev. Hamilelik süreci başlamadan önce eşler devlete başvuracaklar. Çocuk için bir ev gösterecekler. Ev doğacak çocuğun üzerine yapılacak. Çocuk örneğin 24 yaşına gelene kadar ne ana baba ne de çocuğun kendisi evi satamaz olacak. Ana baba kiraya vererek gelir elde etmeye devam edebilirler ama satma olmaz. 24 yaşında ev çocuğun üzerine geçer. Böylece her doğacak çocuk evi ile birlikte doğar. Bu şekilde hem üremeyi kontrol altına almak için gerekli gelir şartını belirlemiş oluruz, hem de beraberinde barınma sorununu da çözmüş oluruz. Artık “X bölgesinde on binlerce çocuk aç ve yardım bekliyor” diye bir söz duyduğumuzda aklımıza gelmesi gereken şey “Neden o bölgede o kadar çocuk var” sorusu olmalıdır. “Hadi mazlumun yanında yer alalım” gibi bir söz değil. Burada mazlum olan kontrollü üreyen birey olarak zaten sensin, onlar değil. Kontrolsüz üreyenler mazlum değil katildir. Doğurup doğurup sokağa attıkları, ara sokakta senin çocuğunu gasp edip, belki öldürecekler. Bunu mu istiyorsun? Göç eden perişan bir topluluk gösteriyorlar. Her kadının etrafında dörder, beşer çocuk var. Bu görüntü ile birlikte hayatın gerçeklerine uzak romantikler için yapılan tanıtım ise şöyle: “Burada bir dram yaşanıyor” lafı ile “Hadi yardım edelim” yönlendirmesi. Dram yaşanıyor çünkü Hadımlaştırma Yasası şu an Dünyada yürürlükte değil. Ayrıca asıl dramı yaşayacak olan ve bunu hak etmeyen de kontrollü üremeye çalışan, doğuracağı çocuk için bir gelecek hazırlayıp hazırlamadığını hesap eden modern bireydir. Ayrıca, yukarıda bahsettiğimiz yönlendirmeyi yapanların da bu yardım olayını geçim kapısı olarak kullandığını söylememe gerek yok sanıyorum. Ayrıca kontrolsüz üreyen toplumlara kapını açıp, sığınmacı olarak almak da, o ülkede yaşayan insanlara yapılacak en büyük kötülüktür. Bir de bunu “Mazlumların yanındayız” lafı ile savunmak "mazlum" kelimesini istismar etmektir. Bu tip toplumlar mazlum değildir, bu tip toplumlarla ilişki kurmak da mazlumun yanında yer almak değildir. Bu tip insanlar ile ilişki kurmak, bunların doğurup doğurup sokağa attığı ve ne yazık ki serseri mayın gibi dolaşan çocukları ile sokakta karşılaşmak zorunda değilsin. Burada mazlum olan sensin, senin mazlum yapan da seni bunlarla muhatap edenlerdir. (Neden çocuk doğurmak zorunda olduklarına şartlanıyor insanlar onu da anlamıyorum. Evlenirsen evlen, çocuk doğurmak zorunda mısın? Öyle bir mecburiyetin mi var? Niye şartladın kendini?) O çocuklar çok umurundaysa, “Çocuklar aç” deyip durma, “Neden bu çocuklar doğdu” de. "Çocuklar aç" demek kimseyi iyi insan yapmaz. Hakikaten iş yapmak istiyor, fayda üretmek istiyorsak, “Kontrolsüz üreyen toplumlarda eksik olan yasa ne?” diyerek, bunun mücadelesini yapmak zorundayız. Hadımlaştırma Yasasını savunma dışında yaptığınız her faaliyet ile sadece kendinizi kandırırsınız. Eğer Hadımlaştırma Yasasını savunmuyorsak, bunun sonuçlarına katlanırken de zırlamaya hakkımız olmaz. Sadece kendi ülkenizde uygulanması için uğraşmayın, bunu uygulamayan ülkelerle ilişki kurulmasına engel olmak için de uğraşın. Kontrolsüz üreyen toplumlar insanlık için en büyük tehdittir. Bu tehditi bertaraf etmenin tek yolu Hadımlaştırma Yasasıdır. Bitirirken şu soruyu soralım: Kontrolsüz üreme bir doğa kanunu olarak canlılığın en büyük tehdidi ise bugüne kadar neden bunu hedef alan bir hukuki düzenleme yapılmamış olabilir? İnsanlar toplumsal yadırgamadan korkuyorlar da onda. "Bana etiket yapıştırırlar" korkusunu yenemezseniz, hiçbir zaman fayda üretemezsiniz ve çok büyük felaketlerle karşı karşıya kalırsınız. Kaldığınızda artık çok geç olduğunu da anlarsanız. Ayrıca şunu da söyleyeyim o sağa sola şuursuzca etiket saçanların yaptıkları tek şey cehaletlerini ispatlamaktır. O etiketlerin hiçbirinin tanımı da yoktur. Elbette yaşadığımız Dünyada, Cezalandırmada Adalet bulunmamaktadır. Bunu Cezalandırmada Adalet yazılarımızda da işlemiştik: 1. Cezalandırmada Adalet: Karanlıktan Aydınlığa Cezalandırmada adalet sağlandığında elbette büyük bir caydırıcılık ortaya çıkacak ama bu yine de bu suçun işlenmesine tam anlamıyla engel olmayacaktır. Bir masum öldürüldükten sonra öldüreni idam etmek gideni getirmeyecek. Elbette suç işlendikten sonra misliyle cezalandırma uygulanmalıdır ama daha önemlisi suç işlenmeden önce tedbir almaktır. Tedbir: Hadımlaştırma Yasasıdır. Sen tedbirini aldıktan sonra hala daha suç işleyen çıkıyorsa, işte o zaman misliyle cevabını vereceksin. Ama önce Hadımlaştırma Yasasını uygulayacaksın. Tek cümle ile özetlersek: Hadımlaştırma Yasası ile sadece kontrolsüz üremenin yaratacağı kıtlığı engellemiş olmayacağız aynı zamanda suçun önüne geçmek için de etkili bir tedbir mekanizması uygulamış olacağız. |
9 Mayıs 2022 Pazartesi
Hadımlaştırma Yasası
at 11:00 4 comments
Labels: Genel
Kaydol:
Kayıtlar
(
Atom
)