14 Ağustos 2008 Perşembe

Hidayetin Allah'tan Olması Üzerine

Nasıl oluyor da aynı cümleler birinde hiçbir tesir etmezken, diğerinin hayatını değiştirebiliyor?
Cevap kısa tutuluyor: Hidayet Allah'tandır. Biz biraz daha açmaya çalışalım inşallah, önce bir iki soru.

Âşık olduğunu çıplak düşünebilir misin?
Utanırken kafanı kaldırabilir misin?
Merhamet ettiğine sert davranabilir misin?

Aşk, utanma, merhamet...

Kimileri Ruh'un delili olup olmadığını soruyor. Tefekkür eden için yeterlidir sanırım yukarıdaki üç soru...

Daha önceki yazılarda aşk ile arzunun farkından bahsettiğimi hatırlıyorum. Aşkın Ruh'tan, arzunun nefsten kaynaklandığını söylediğimi. Aynı zamanda Ruh'un da Allah'tan olduğunu.

Eğer Ruh Allah'tan ise, aşk da Ruh’tan; o vakit hidayette de aşktan kaynaklanıyor demektir.

-Nasıl?

Tamam. Bir kere daha adım adım yazalım

Hidayet Aşktandır. Aşk Ruh'tan. Ruh ise Allah'tan.

Dolayısıyla hidayet Allah'tan.

Ne tip bir sonuca götürür bu bizi?

Eğer birilerine bir şeyler öğretmek istiyorsanız, önce onu kendinize âşık etmek zorundasınız.
Eğer birilerinden bir şeyler öğrenmek istiyorsanız önce ona âşık olmak zorundasınız.

Oysa ki hiç kimse isteyerek birine âşık olamaz ya da isteyerek aşık edemez. İnsanın hâkimiyetinin olmadığı bir alandır bu. Burada, hidayet için çabalarken aynı anda aşkın da hissedilmesi gerekiyor. İşte o zaman çabanın sonucu hidayet olabiliyor.

Bir başka deyişle, eğer birinden bir şeyler öğrenebiliyorsanız yani hidayete erebiliyorsanız ona âşık olmuşsunuz, eğer birisi sizden bir şeyler öğrenebiliyor yani hidayet buluyor ise size âşık olmuş demektir. Ve âşık olmak ya da âşık olunmak insanoğlunun karar vererek ulaştığı bir duygu değildir. Nasiptir.

Bunun için hidayet ne ona erenden ne de yapmaya çalışandan kaynaklanmaz.
İşte bunun için hidayet Allah'tandır.

Not: Okuduğum bir cümlesi ile bu kısa yazıya ilham kaynağı olan bir abiye teşekkür ederim...