5 Aralık 2009 Cumartesi

Nefs-i Emmareye Teşekkür

Görseniz şaşırırsınız, çocuğu ebeveynleri nasıl zorluyor derslerinde başarılı olması için. Şu anda hazır olmadığı konular için bile özel ders aldırıyorlar. Öğrendim ki komşunun çocuğunu geçmesi lazımmış.

Ebeveyn belki başarısız olmuşsa hayatta, istediği gibi bir hayat yaşayamamışsa çocuğu üzerinden giderecek bu başarısızlığını. İleride de "ben senin için bu kadar emek verdim" diyecek. Yani fedakârlık yaptığını söyleyecek.

Çıkarını fedakârlığınmış gibi göstermek.

Üstelik sadece çıkarını fedakârlığıymış gibi gösterme değil yaptığı üstüne bir de kendi çıkarın için yaptığını başa kakmak. Hem çıkarını fedakârlığınmış gibi göster hem de başa kak.

******

Bernard Shaw'a ait bir sözdür: "Her alçağın son sığınağı vatanseverliktir"

Ulusseverlik, milletseverlik, yurtseverlik, halkseverlik, vatanseverlik, severlik, severlik, severlik... Kim ne halt karıştırsa çıkarı için, hemen bir şeylerin severi olduğunu duyuyorsun. Sevmenin uygulanmasının mümkünatı ve anlamı olmayan, tanımını dahi bilmediği kavramların severi olduğu söyleniyor. Tanımları bilse zaten severi olduğunu söylemez. Sevme fedakârlık ile eşdeğer olduğundan, çıkarını gizlemek için sevgi kelimesine sığınıyor.

Çıkarını fedakârlığınmış gibi göstermek.

******

Kolay yoldan para kazanma yolları: Loto, piyango, kumar, faiz, borsa...
Her tür yemeği, içkiyi tatma özgürlüğü.
Her tür cinsel zevki yaşama özgürlüğü.

İşte modern dünyanın vadettiği. Kolay yoldan kazanamıyor olsan da, her tür yiyeceğe ulaşamıyor olsan da, cinselliğini doya doya yaşayamıyor olsan da, en azından umudun var bu dünya düzeninde. Bu umudu kaybetmek dahi istemiyor insan. Modern dünya özgürlüğü vadederken, bir şeyden vazgeçmememizin de gerektiğini gösteriyor. Huzur.

Güvenlik için neler neler yapıyor insanlar. Hırsızlığın her türlüsü, tecavüz, yağmalama. Yakalansa bile verilen cezanın yeterli olmayacağını biliyor insan. Bu sefer kendi adaletini kendi aramaya kalkıyor. Her taraf çetelerle dolu...

Yani özgürlük; adaletsizlik ve huzursuzluğu da beraberinde getiriyor.

Modern hayat nasıl özgürlük vadediyorsa, adaletten vazgeçmen koşulu ile. Din ise adalet ve huzur vadeder, yukarıda saydığım özgürlüklerinden vazgeçmen koşulu ile.

Fakat ne ilginç tercihini özgürlükten yana kullananlar, hiç yukarıda saydığım gerekçeleri değinmeden; ilerici, bilimsel, aydın gibi sıfatların neticesinde bu tercihi yapmış gibi gösteriyor kendini. Ya da bir şeylere borçlu olduklarını ve gelecek nesiller için yani başkası için yaptığını söylüyor...

Yani mesele kendi nefsani çıkarları ama sanki başkaları için faydalı olacak kavramlar için yapıyorlarmış gibi gösteriyorlar.

Çıkarını fedakârlığıymış gibi gösteriyor.

******

Herhangi bir oluşuma yakın bazı insanların yazılarını okurken, sadece 2 kelimeyi okuyormuşum gibi hissederdim: "Sen aptalsın". Hissederdim dedim çünkü artık okumuyorum.

Aptal yerine koyuyor, sanki o oluşumla bağlantısı yokmuş, tarafsız bakmış da karar vermiş gibi yazıyor. Sözde eleştirisi bile ince bir övgü barındırıyor. Aynı TV’de "en sevmediğiniz özelliğiniz nedir" diye sorulan bir bayanın "En sevmediğim özelliğim... Hmm... Çok dürüst bir insan olmam" demesi gibi.

Tarafsız bakmış da karar vermiş gibi yapmak.

******

"Ben bu konunun âlimi değilim ama...", “ama”dan sonra konun fetvasını duyuyorsun. "Ben bu konunun âlimi değilim" cümlesindeki egoyu görebiliyor musunuz?

Kimsenin kendisini eleştirmesini istemiyor. Yani kimsenden "sen bu konun âlimi değilsin niye bu konu hakkında bir şeyler söylüyorsun" gibi bir cümle duymak istemiyor. Onun için bunu bir savunma mekanizması olarak söylüyor. Denilen şeyde samimi olunsa zaten o cümlede "ama" olmaz.

Kibri mütevazilikmiş gibi göstermek.

******

Çıkarını fedakârlığıymış gibi gösterenler.
Kibrini mütevaziliğiymiş gibi gösterenler.
Tarafsız bakmış da karar vermiş gibi yapanlar.
Başkasının başarısızlığı ile avunanlar vs. vs. vs...

Ne zaman görsem tepem atsa da gene de hepsine(Nefs-i Emmare'ye) çok teşekkür ederim çünkü olmasalardı bu blog sayfası da olmazdı.