7 Ağustos 2011 Pazar

İftira Çetesi ve Korku Sanrıları

Biraz avam bir örnek olacak ama mesela bir futbol takımını tutuyorsun, A takımı diyelim ve karşı takıma(buna da B diyelim) zarar vermek istiyorsun. Ne yapabilirsin? Tezahürat, gürültü, küfür... İstediğiniz sonucu almanız zor gibi. Bu konuda çok hızlı cevap alacak içeriden çökertecek çok sağlam bir taktik var. Karşı takımdanmış gibi yapıp güvenlerini kazanıp moral bozmak.

- Ben de B takımını tutuyorum ama bizim takım çok kötü, çok ahlaksız, çok başarısız...

Bu taktiği bir iftira çetesi 28 Şubat sürecinde Erbakan için kullandı. Kendim defalarca şahidim, Erbakan'dan hiç teşvik alamayan medyanın pireyi deve yapmasına nasıl arka çıktıklarına, televizyondan değil, halkın arasında konuşarak, birebir.

- "Biz de Müslümanız ama Erbakan...." inanın noktalı yerleri yazmak istemiyorum.

- Biz de Erbakan'a oy verdik ama kandırıldık
- Ne konuda?
- Kandırıldık işte,
- Yahu ne konuda

Hepsi ağız birliği etmişçesine tek bir üslupla konuşuyordu.

Yaptıklarına, söylediklerine kendim bizzat tanık olduğum aynı kişiler ama bizzat aynıları 3-4 yıldır aynı taktiği Silahlı Kuvvetler için kullanıyorlar. Sokakta, kahvede, arkadaş meclislerinde... Üstelik teröre karşı işini gayet başarı ile yapan ve bu uğurda canlar veren bir kuruma yapmaya çalışıyorlar.

Bu durum 3-4 sene önce gibi başladı, önce "darbecilik" kavramı üzerine yoğunlaşmış söylemler... Canlarının yanmadığından emin olduklarını görünce bir adım öteye taşındı ve bir anda askerlik anıları gözlerinde canlanıverdi. Ne olumsuz laflar, bin bir çeşit abartı ile süslenmiş olumsuz hikâyeler.

28 Şubat süresince Erbakan için söylenen lafların hedefi artık TSK olmuştu

- Biz de askerlik yaptık ama....
- Biz de bu vatanın iyiliğini istiyoruz ama....

Hep aynı taktik, sendenmiş gibi görünüp olumsuz şeyler söyle, düşmanlarını "hakkı teslim etmiş numarası" ile övmeye kalk.

Bu işin bir boyutu…

Bir başka boyutu ise zerre ilkelerinin olmaması, lider bellediklerinden biri bir konuda -örneğin-

"Nato bizim müttefikimizdir. Onlarla birlikte hareket edeceğiz" dese

- Çok akıllıca. Günün şartlarında alınmış çok önemli karar. Dünya entegrasyonu  vs. derler

"Nato'yu kabul etmiyoruz. Onlarla birlikte hareket etmeyeceğiz" dese

- Korkusuz kahraman biri, Dünyaya meydan okuyor vs. derler.

Gene aynı adamların şizofrenik sanrıları ile gündem meşgul edilmeye çalışılıyor yıllardır. Onlara planlar kuruluyormuş, tuzaklar yapılıyormuş. 3-4 senedir ne olsa, ne duyulsa çocuk zekâsına hitap edecek basitlikte uyduruk uyduruk "bağlantılarla" kendileri ile bağlantılı olduğunu ve kendilerine karşı yapılacak bir saldırı olacağını söylüyorlardı. Unuttukları bir kural vardı o da yalan üzerine kurulan her şey yıkılmaya mahkûmdur. Tabi ki de en baştan düzmece olduğu herkes tarafından bilinen, ortalığı velveleye verdikleri şeylerin aslında kendi adamların kurdukları komplolar olduğu açık açık ispatlanmaya başlandı.

- Sendenmiş gibi görünüp, içten yıkmaya çalışmak
- Çıkarlarına ne uygunsa onu gayet süslü püslü laflarla savunmaya çalışmak
- Kendilerine karşı devamlı olarak tuzak kurulduğunu sanıp, olayların kendileri ile bağlantısının olduğunu sanmak

ve bunca zamandır Müslümanların bin bir çeşit vebale ortak edilmesi. Nerden ne hale geliniyor. Allah Korusun.

MÜNAFİKUN 4. Onları gördüğün zaman kalıpları hoşuna gider, konuşurlarsa sözlerini dinlersin. Onlar sanki duvara dayanmış kütükler gibidir. Her gürültüyü kendi aleyhlerine sanırlar. Düşman onlardır. Onlardan sakın. Allah onların canlarını alsın. Nasıl bu hale geliyorlar?