Adaleti bozabilmek için doğrudan adi suç şebekeleri, terör örgütleri tarafından açılmış ya da zamanla adi suç şebekesine dönüşmüş siyasi parti tabelalarını ve bu tabelaların kravatlı mensuplarının bağlı bulundukları bu adi suç şebekelerinin elini rahatlatmak veya yolsuzluk yapmak için, politikacı olma, siyasi parti mensubu olma kavramlarını nasıl kullandıklarını daha önceki çalışmalarımızda uzun uzadıya işlemiştik. Fakat siyasetin, kötü niyetli insanlarla alakalı kısmı bundan ibaret değildir. Siyasi arena, doğası gereği, insanların takip ettiği, ilgi gösterdiği bir alan olduğu için, o ilgiyi kendilerine yönlendirmek isteyen ilgi delileri de üst perdeye çıkabilmek, önemli insan görüntüsü vermek için sanki bir davaları varmış, sanki bir şey savunuyormuş gibi yapmaya çalışırlar. Ne ilginçtir, bunu yapabiliyor olmalarının en büyük destekçisi ise, bunlara karşı oldukları halde, yaptıklarına anlam yükleyerek farkında olmadan bunların bedava reklamını yapan o karşıt insanlardır. Burada kötü insanların suç ortakları için yaptıkları propagandadan bahsetmeyeceğiz. Tam tersine, bunlara karşı olanların, şikâyet eder bir halde “bunlar şunu yapmak istiyor” diyerek yaptıkları propagandayı anlatacağız. Kötü bir şey yapacaklarını söylemeye çalışırken, bu kişileri farkında olmadan nasıl da yücelttiklerini işleyeceğiz. Zaten ilgi delilerinin kendi yalanlarına kendileri inanır hale gelmesini sağlayan da işte bu propagandadır. Örnekler üzerinden ilerleyelim. İddia: Bunlar şeriat ile ülkeyi yönetmek istiyorlar. Hiçbir kitaplı din ile bir ülkeyi yönetemeyeceğin gibi, hiçbir kitaplı dinin “bu kitap ülkenizi yönetmek içindir” diye bir emri de yoktur. Ülkeler din ile değil, adalet ile yönetilirler. Zaten dinin emrettiği de budur. Örneğin Kur’an “hükmettiğiniz zaman adalet ile hüküm verin” der. Bugün, aslında “yönetimi elde ederiz, keyfimize bakarız” niyetiyle davrananların şeriat diye sunmaya çalıştıkları şeylerin büyük bir kısmı eski Arap gelenekleridir. Gerçi gelen haberlerin ne kadarı doğru bilmiyoruz ama örneğin Taliban ile ilgili duyduklarımız bunun en büyük delilidir. Hani devamlı olarak, kadınlara burka giyme zorunluluğu getirildi, kızlara okul okuma yasağı getirildi, dışarı çıkma yasağı getirildi diye duyduğumuz şeyler karar alıcı olamayacak durumdaki insanların, o hali ile iktidar olup yapacak bir şey bulamamasının sonucudur. “Yahu yıllar yılı iktidar olalım, yönetici olalım, dedik, en sonunda yönetimi elde ettik ama şimdi ne yapacağız, hiç bundan ötesini düşünmemiştik.” diyenlerin, hak etmediklerini elde etmesinden kaynaklı saçmalamasıdır tüm duyduklarınız. Çok zaman önce bir tartışma sayfasında, ezberden konuşan biri ile karşılaşmıştım. “Hüküm Allah’a aittir” diye konuşarak ilgi çekmeye çalışıyordu. Tabi söylediği şeyin ne anlama geldiğini ve o anda kimle muhatap olduğunu bilmediği hali ile bunu yapıyordu. Ben de ona “Köprü geçiş ücretleri ne kadar olmalı? Allah’ın bu konuda hükmü nedir?” diye sormuştum. Halâ cevap verecek. Bu, din üzerinden hüküm vererek konuşma gösterileri hak etmediğini elde etmeye çalışan insanların; üstünlük gösterme, üst perdeden konuşma isteklerinin din sosuna batırılmış halidir. “Yönetici oldum ve ben yönetiyorum” büyüklüğünün dışarı vurumudur. Bunun basit bir nefsani durum olduğunu anlayamaz ve bunları söyleyenlere “bunlar ülkeye şeriat getirmek istiyorlar” gibi bir cümle kurarsanız, hem böyle bir insana dini bir kutsallık atfetmiş olursunuz, hem de sanki bir şeyleri yönetebilecek niteliği varmış da yapamıyormuş gibi bir görüntü verdirirsiniz. Hem de tüm bunları bedavaya yapmış olursunuz. Adam da gördüğü ilgi karşısında, kendi yalanına inanarak “vay be ben aslında ülkeyi yönetebilirmişim ama izin verilmiyormuş” diye dolaşmaya başlar. İddia: Solcular ülkeye komünizmi getirmeye çalışıyorlar. “Solcular” diye sıfat taktığın insanlar ülkeye komünizmi getirmeye çalışmadığı gibi, ne komünizm diye tanımı yapılmış bir ideoloji ne de solcu sıfatının bir karşılığı vardır. Yani ortada 5 kelimelik bir cümle var ama bu kelimelerden ikisinin tanımı yok. Eğer solculuk diye bir ideolojinin olduğunu, solcu olarak adlandırılan sıfatın bir gerçekliği olduğunu zannediyorsanız, bu, sizin hayatta bir şeyi çok fazla kere duyduğunuzda onun var olduğunu düşünme hatasına düşebilen bir insan olduğunuzu gösterir. İster negatif ister pozitif anlamda solcu, solculuk gibi ifadeleri cümle içinde geçirirken, yaptığınız şey, sadece, yanlış yönlendirildiğinizi göstermiş olmaktır. Bu kadar. Ama yine bu durumu kendinize yakıştıramıyor ve bu dediklerime direnme içgüdüsü hissediyorsanız lütfen samimi olarak bir kere kendinizi sorgulayın: Solculuk adı altında bugüne kadar hiç; bir mantık, bir mekanizma içeren bir düşünce sistematiği ya da herhangi bir konuda bir çözüm duymuşluğunuz var mı? “Yok hayır duymadım ama yine de olabilir” diyecekseniz de… Elinizin altında internet ve dolayısıyla sınırsız kaynağa erişim imkânı var. Araştırın ve kendi gözlerinizle görün ve lütfen gerçekle yüzleşin. Tarafsız bir gözle bakın, günün sonunda solculuk için varacağınız yargı: “Muhalefeti garantileme taktiği” olacaktır. Solculuk en temelde, kimse kendilerinden iş istemesin diye gerçeklenebilirliği sıfır olup, gerçeklenmesinin de kimseye bir fayda sağlamayacağı uçuk kaçık, altı bomboş fantastik vaatlerle göz boyama taktiğidir. Meclise girecek kadar oy almaya çalışırlar. Bunu başardıklarında ise “faydalı, iyi şeyler yapmak istiyor ama çalışmasına, iyilik yapmasına fırsat verilmiyor” pozisyonunu koruyarak maaş almaya devam ederler. Onun için döndürülen bu çarka dolandırıcılık dememizde hiçbir sakınca bulunmamaktadır. Bu alenen ortaya çıkmasın diye de “Birilerinin kötü olduğunu söylemek bana iyi insan görüntüsü katar” düz mantığı ile, sürekli olarak iktidar mensuplarının “kötü” olduğunu söylerler ama hayatın gerçeğinde onlarla aynı bankamatikten aynı maaşı çekmesini, aynı ayrıcalıklardan faydalanmasını da iyi bilirler. Solculuk ve alt dalları kurgu bir terminolojiden öte hiçbir şey değildir arkadaşlar. Eğer ki bunları göremez ve bu solculuk muhabbeti için “Bunlar ülkeye komünizm getirmeye çalışıyorlar” diye konuşursanız, hem insanları kandırmaya çalışan ilgi delilerinin bedavadan reklamını yapmış olur, hem de komünizm diye bir ideolojinin olduğu kanısını oluşturursunuz. Yani adam hem seni kandırmış olur hem de üstüne sana bedava reklamını yaptırmış olur. Ve aynı bir önceki örnekteki gibi, zamanla kendi yalanına inanarak “vay be ben aslında ülkeyi yönetebilirmişim, süper şeyler yapabilirmişim ama izin verilmiyormuş” diye dolaşmaya başlar. İddia: PKK bağımsız bir Kürt devleti kurmak istiyor. Boş ver devlet kurmayı falan, bir lego versem birleştirebilirler mi? Hiç birleştirmişler mi? Hiç hayatında çalışan bir mekanizma ortaya koymuşlukları var mı bu PKK’lıların? PKK, tarihin en cahil, en boş terör örgütüdür. Lider diye sundukları adamın “taşeron” diye tanımladığı rezil kepaze bir oluşumdur. Böyle bir yapının militan bulabilmesinin toplumsal gerekçesi ise ailesinin dünyaya getirirken hiçbir gelecek hazırlamadığı çoğunlukla çok kardeşli çocukların; dersten okuldan, adil hayat mücadelesinden kaçmaya çalışma içgüdülerinin, akraba bağı, arkadaş gazı ile birleşmesidir. Bu şekilde örgüte militan bulabilmekte, 2 cümleyi bir araya getiremeyen örgüt militanlarının ölmeleri, öldürmeleri sağlanabilmektedir. Bunun yanı sıra bir de işin şu boyutu var. Kontrolsüz üreyen insanların çoğunlukta olduğu bölgelerde, başarısızlık oranı çok yüksektir. Bu tip insanlar ise, ilgiye çok açtırlar. Farklı oldukları, özel oldukları telkinine ise çok çabuk kanarlar, hiç sorgulamadan. Bu telkin, aklını kullanmaktan kaçış ile birleşir ve örgüte katılım gerçekleşir. Bu şekilde militan, hayatında hiçbir zaman görmediği ve muhtemelen de göremeyeceği bir ilgi ile karşılaşacağını düşünür. Çünkü çok büyük kötülükler, katliamlar yapılmakta ve insanların bu konuya ilgi göstereceğinin farkındadır. Bu şekilde ilgiye açlığı tatmin olmuş olur. Ama bu durum, PKK meselesinin yalnızca ilgi deliliği olmasının sadece bir bacağıdır. Bunun 2 sacayağı daha vardır. İkinci ise örgüte katılmayanların ilgi açlığını tatmin şeklidir. Örgüte katılmayanlar, örneğin kendilerine “Kürt” diye bir ifade kullanıyorlarsa, PKK da silahlı eylem yaparken bunu “Kürt” olma iddiasına dayandırıyorsa, bu konu gündemde kaldıkça kendilerine “Kürt” diyenler de gündemde kalacaklarını düşünmektedirler. Onun için bazı insanların “Ben PKK’dan vazgeçmem” dediklerini görürsünüz. Vazgeçemediği şey ortada bir ideolojinin, bir davanın olması değil, bu konu gündemde kaldıkça gördüğü ve göreceği ilgidir. Onun için vazgeçemez, çünkü PKK olmasa insanların onu hiçbir şekilde fark edemeyeceğinin farkındadır. Kim bilir ne kadar tatlı geliyordur hak etmediği ilgiyi elde etmek. Gerçekten de Doğu’da Güneydoğu’da yaşayan insanlar PKK olmasa bu kadar gündemde olabilir miydi? Olamazdı. Durduk yere böyle bir şeyin olmasına da gerek yok zaten. Örneğin Afrika’da yaşayan insanlar var ve neredeyse hiçbir şey bilmiyorum haklarında. Sen de bilmiyorsun. Çünkü ne sana bana hitap eden bir başarıları yok. Onun için özel olarak ilgi göstermeye de gerek yok. Fakat şu da var: Ortada ilgi göstermeye değecek bir fayda, başarı olmasa da çok büyük bir kötülük yaparsa birileri yine ilgi gösteririm. O zaman şunu diyebiliriz ki: Fayda üreterek elde edeceğin ilginin aynısını, belki daha fazlasını, kötülük yaparak da elde edebilirsin. İlgi delisiysen, derdin ilgi görmekse o zaman ne gereği var faydalı olacağım diye o kadar çalışmaya! Değil mi! İşte kendisine “Kürt” diye sıfat takmış ve PKK’ya da dışarıdan destek veren insanların PKK üzerinden yaşadığı durum budur. Önceden “İşçi Partisi”, bu sıralarda ise “Kürt” olma iddiası ile yapılan silahlı eylemler var. Haliyle insanlar bu konuya ilgi gösteriyorlar. Bunun sonucunda, bu yoğun ilgiyi görünce, PKK’ya dışarıdan destek verenler kendileri hakkında konuşulduğunu düşünerek mutlu oluyorlar. Övülmek isteyen ama hayatına baktığında kendisi hakkında neredeyse hiçbir konuda konuşulamayacağını hisseden ilgi delileri, bu konun gündemde kalması üzerinden tatminlerini sağlıyorlar. Ne fena bir şey! Halbuki dünyadaki en büyük başarının zararsız yaşamak olduğunu bir bilebilseler. Bu, PKK meselesi üzerinden ilgi deliliğinin ikinci tatmin versiyonudur. Üçüncüsü ise, ucuz kahramanlara ait olandır. Hani dedik ya, PKK bu günlerde, yaptıklarını “Kürt” olma iddiası ile yapıyor diye. Bu ucuz kahramanları bu konuya girmeye teşvik eden de budur. PKK’nın kendisini küçük etnik bir grup olarak göstermesi ve aynı siyahi insanların zamanında yaşadığı gibi doğuştan gelen bir özelliklerinin hedef alındığını iddia etmeye çalışmasıdır. Bu konunun, kahramanını arayan küçük etnik bir grup olarak lanse edilebileceğini düşünen ucuz kahraman adayları, bu konuya, örgüte, örgüt mensuplarını bile hayrette bırakacak anlamlar yükleyerek girerler. Çünkü o aranan kahraman kendisi olacakmış. Bu gazla, bir Narko-Terör Örgütünden, kahramanını arayan, bağımsızlık isteyen küçük bir etnik grup çıkarmaya çalışırlar. Çünkü onların da tek derdi hak etmedikleri ilgiyi elde etme çabasıdır. Uyuşturucu, kaçakçılık, hırsızlık gibi faaliyetlerle menfaat elde etme dışında, terör örgüt mensupluğu sadece ilgi deliliğinin tatminidir. Başka hiçbir derinliği yoktur. Eğer ki bunları göremez ve “bunlar bağımsız bir Kürt devleti kurmak istiyorlar” dersen, sadece bedavaya ilgi delilerinin reklamını yapmış olursun. Ha bu arada yeri gelmişken söyleyeyim: İsteyen istediği yere, istediği devleti kurmakta özgürdür. Daha doğrusu buna teşebbüs etmekte özgürdür. Yeter ki silahlı mücadele ile toprak koparmayı başarsın. Mesela yine PKK’yı ele alalım. Eğer toprak koparabilirlerse Kürt Devletinden, Hebele Gübele Devletine kadar istediği devleti kurabilirler. Ha tabi eline silah alıp toprak koparmak için uğraşırken başına gelenler için “ezildim, sömürüldüm, hapsedildim” vs. diye zırlamayı kabul etmiyoruz. Sen toprağı kopar, dediğim gibi istersen Hebele Gübele devleti kur. - “Yok ben Kürt Devleti kuracağım” - Neden? - “Çünkü Kürt olmak benim etnik kimliğim. Aynı Arap Devleti, Fransız Devleti, Türk Devleti, Fars Devleti gibi Kürt Devleti kuracağım.” - Ha böyle dersen, o zaman orada açıklaman gereken ekstra bir konu daha karşına çıkar. Çünkü Kürt olmanın etnik kimlik olduğunu iddia edebilmen için, Kürtçenin Türkiye Farsçası olmadığını ve tarihsel olarak Kürt diye isimlendirilebilecek bir etnik kimliğin olduğunu ispat etmen gerekir. Bunu ispat edemediğin müddetçe, olur da kurabilirsen, kurduğun Kürt Devleti, Hebele Gübele Devleti gibi bir şey olmaktan öteye gidemeyecektir. Bilgine. O zaman Kürt Devleti kurmanın sıralaması söyle olması gerekiyor. Önce senin devlet kurabilecek nitelikte olman gerekiyor. Hadi bu noktaya vardın diyelim. Sonrasında ise toprak koparman gerekiyor. Hadi bunu da yaptın diyelim. Sonrasında ise dil bilimsel olarak Kürtçe diye bir dilin olduğunu, bunun Türkiye Farsçası olmadığını ve tarihsel olarak da Kürt diye isimlendirilebilecek bir etnik kimliğin olduğunu ispat etmen gerekiyor. Ondan sonra nur topu gibi bir devletin olmuş olacak. Tabi bu kadar zahmetten sonra bu ne işe yarayacak, o da ayrı bir konu. Ortada hiçbir şey yok arkadaşlar. Ne devlet kurabilecek birileri var ne de böyle bir şeyin anlamı var. Sadece zamanında cehaletle bu işe girmişler ve artık geri dönemeyenler var. Ortada ne bir dava ne bir inanmışlık var. Yaptıkları şeyin ne büyük cehalet ne büyük ahmaklık olduğunu kabul etmemek için gösterilen inat var. O kadar. Son olarak siyaset ile ilgileniyormuş gibi yapmaya çalışan tüm ilgi delilerinde gözüken ortak bir özellikten bahsetmek istiyorum. O da “X olduğum için, geçmişte şöyle bir olay yaşadım” iddiasıdır. “X olduğum için lisede şöyle bir şey yaşadım”, “Askerde başıma şu geldi”, “Üniversitedeyken böyle oldu” gibi sözlerle geçmişte bazı mağduriyetler yaşadıklarını, hedef alındıklarını iddia ederler. Gözünüzle şahit olmadıktan sonra, geçmişe dair anlattıklarına kesinlikle itibar etmeyin. İnanın, bunların insanlığa katacak hiçbir bilgi birikimleri olmadığı için, bu açığı bu hikayelerle kapatmaya çalışmaktadırlar. Toparlayalım. Bir iki tane risk alan, söylenmesi gerekenleri söyleyen vatansever insan dışında, ki onların sayısı da az olur, siyaset dediğin şey, dolandırıcıların, ilgi delilerinin üst perdeden konuşma tripi atma, ucuz kahramanlık peşinde koşma alanıdır. Ne bir faydaları vardır ne de iktidar olduklarında fayda üretebilecek bir bilgi birikimleri. Lütfen bunun ayrımına varalım ve laf olsun torba dolsun diye konuşanların yaptıklarına kendilerini bile hayrette bırakacak anlamlar yüklemeyelim. Unutmayalım: Yukarıda saydığım üç grup insan tek millettir. Hak etmediği ilgiyi görmeye çalışan ilgi delileridir. İnsanları tahrik ederek beslenirler. “Bunlar şunu istiyor, bunu istiyor” diyerek ihtiyaç duydukları besini onlara sağlamış olmayalım. İnanın ehli keyif olmaya çalışmak dışında hiçbir istekleri bulunmaktadır. |
10 Şubat 2023 Cuma
Siyaset: İlgi Delisinin Bedava Reklamını Yapmak
Kaydol:
Kayıt Yorumları
(
Atom
)
0 comments :
Yorum Gönder