5 Mart 2007 Pazartesi

İslamiyet'te Kader Anlayışı

Çünkü bir üst boyutu bir alt boyutlu ile yargılıyorsun, düşünüyorsun, hayal ediyorsun. Bediüzzamanındı bu söz yanlış hatırlamıyorsam “İnanmıyorum diyenler aslında inanmıyor değiller yalnızca Allah’ın sıfatlarında yanılgıya düşüyorlar”

Çok güzel söz…

Soruların ardı arkası kesilmiyor çünkü verilen cevaplar tatmin etmiyor galiba cevap vermeye çalışanlar da olayı tam olarak anlayamıyor.

Kader Allah’ın zamandan münezzeh(uzak olma, belli bir sıfattan ırak olma) olmasıdır. Bu kadar… Verilen bilgi bu kadar. Daha başka bilgi yok elimizde. Yok Allah önceden(?) yazmış biz oynuyormuşuz, yok madem biliyorsa neden yaratmış(-mış geçmiş zaman dikkat edin) dünyayı… Peki, bunlar ne?

Bunlar insanların çıkardığı sonuçlar. Hani bir sonuç çıkarırız bir olaydan, mantıklı geldiyse doğru gibi başkasına anlatırız ya.(Belki şu anda benim yaptığım gibi) Ya da çıkardığımız sonucun aynısını başkasından duyduğumuzda kendimizde gerçekliğine inanmaya başlarız ya. Tabiri caizse kendi yalanına kendin inanma gibi... Ama incelediğimiz, fikir yürütmeye kalktığımız meselenin en temelini anlayamadıysak ve en kötüsü, anladığımızı zannettiysek üzerine bina edeceğimiz her şey kaçınılmaz olarak çürük olacaktır ve çürük olduğunu da anlayamayacağızdır. Kader ile ilgili çıkarılmış sonuçların uğradığı akıbet budur. Çünkü kader meselesinde işin özü, bir boyutlu zaman dışındaki zamanları ya da zamansızlığı tasavvur edemeyeceğimizi anlamak ve sonuç çıkarmamaya çalışmak olduğunu bilmektir. Yani inanmaktan başka bir yol olmadığını görebilmektir.

Verilen bilgi tek: Zaman Allah’ın bir kuludur. O, ondan bağımsızdır. O’nun için zaman akmaz.

Çıkarılan sonuçlar yanlış ve birbirinin aynısı: Bizden önce yazdı(-dı geçmiş zaman dikkat) biz yazılanın oynuyoruz. Ama neden? Madem biliyordu(-du geçmiş zaman tekrar dikkat) neden yarattı?

İnsanoğlu var olduğundan beri zamanın ve maddenin esiridir. Esirlik şu manada; kendisine bu iki nimet verilmiştir Allah tarafından ve bu iki nimet ile çepeçevre kuşatılmıştır. Ve bunun dışındakini tasavvur etme kabiliyetine sahip değildir.

Maddesizliği düşünebilir misiniz? “Ya böyle boşluk düşünüyorum oluyor” diyorsanız boşluk ta bir maddedir yada “zamansızlığı böyle zamanda geziniyor gibi düşünüyorum” diyorsanız gezindiğin yer zaman ama gezeni yani kendini hala daha zamana bağlı hayal ediyorsun.

Yani imkânsız olanı yaptığını zannetme. Ve işte bütün problemlerin kaynağı…

İmkânsız olanı yaptığını sanıp onu sorgulamaya çalışma. Tekrardan sorulara dönelim: “Biz onun yazdı(-dı!) ğını oynuyoruz” derler, dedik.

Peki, sen O’nun ne zaman yazdığını nerden biliyorsun peki?

Söyle bakalım yazıldığı zamanı nasıl tespit ettin? Hani zaman yoktu? Hani zamansızlığı düşünüyordun? Neden şimdi ilahi olanı yani zamansız olanı zamanla ifade ediyorsun? Biliyorum, ne yazık ki başka çaren yok. Onun için İslam âlimleri: ne düşünürsen o Allah değildir, der.

Peki, kader olayına nasıl bakmalıyız?

En önce zamansızlığı, hiçbir şekilde, nasıl bir boyut olduğunu anlayamayacağımızı kavramamız gerekmekte. İkincisi Allah’ı sorgularken olabildiğince zaman ifadesini kullanmamalıyız. Ama bu çok zordur bilirim. Çünkü dediğim gibi yalnızca zaman ve maddeden ibaret olan şeyleri ifade edebilir ve ifade ettiğimiz şeyleri yalnızca zaman ve madde ile ifade edebiliriz.

Önceden yazdı mı sorusunun Allah için anlamsız olduğuna hala daha ikna olmadıysan biraz daha sorgulayalım.

Ne dedik verilen bilgi tek “Allah için zaman yok”. Bunu yanlış olduğunu bilsem de söyle temsil edebiliriz. Aynı bir filmin film karelerini önüne açan birisi gibi… Yani zaman big-bang ile birlikte yaratılmıştır ve sonuna kadar olacak şeyler onun önüne açılmıştır. Çünkü zamanı yaratan da kendisidir. Dolayısıyla denir ki “O’nun katında her şey yaşandı bitti ya da O’nun katında her şey yaşanıyor”. Yani şu anda Fatih, İstanbul’a girdi ya da şu anda siz bunu okurken bizim için 20 sene sonra olacak şey yaşanıyor hala daha yaşanıyor yada yaşandı bitti.

O insanların yapacağı her şeyi biliyordu demek o yazdı da biz oynuyoruz demek değil. Bu sonuca ulaşılmasının tek nedeni Allah'ı zamanla birlikte düşünmek ve O'nu da şu anda bizimle birlikte zamanın akışında devam ediyor sanma ve belki onun da biraz sonra olacaklar karşısında şaşırabileceğini sanmak. Oysaki bunlar insanlara ait sıfatlardır. Şaşırmak(gelecek), endişe etmek(gelecek), pişman olmak(geçmiş) bize ait sıfatlardır. Zamanın olmadığı bir zamanda (gördünüz mü yanlış kullanım ama başka şansım yok) o zaten her şeyi biliyordu(-du gene yanlış kullanım ama hala daha başka şansım yok. Zamana mahkûm olan ben, zamansızlığı anlatamaya çalışıyorum). Yani senin için önce olan şey O'nun için önce değil ve senin için sonra olan şey O'nun için sonra değil. Bu yüzden asla bu tip sorularda önce, sonra gibi kelimeleri kullanmamalıyız. Yani benim şu anda yaptığım, benim için zaman yaratılmadığı zamanda(Bakın gene yanlış kullandım) onun katında yaşandı(-dı gene yanlış kullanım) ya da yaşanıyor.

Aslında anlatmaya çalıştığım kaderi asla ifade edemeyeceğimiz.

 Kader, işte bu demek: İfade edilemeyen demek…

Yaptıklarından sen sorumlusun. Ve sorumlu olduğun şeyden dolayı hesap vereceksin. Peki, Allah hiç mi müdahale etmiyor? Dua edersen eder, sapıtırsan gene eder. Yani gene sana bağlı müdahalesi. Ve bu müdahalesi sonsuzlukta takdir edildi bile.

Peki, benim yaptıklarımın sonucuna bağlı olmadan müdahalesi?

Elbette. Mesela önünde 2 yol var. Sağdan gidersen günaha girmeyeceğini, soldan gidersen günaha gireceğini görüyorsun ve nefsin solu istiyor. O anda seçim hakkı senin ve sen sorumlusun yaptığın seçimden. Peki, o yolun başına nasıl geldin? Ben inanırım ki işte Allah’ın müdahalesi o. Yani seni yolun başına getirmek ve yapacağın seçimi(ki onun katında yapmıştın zaten) kendinin de görmen ve anlaman. Sonra seçimini yaparsın ve neyse sonucu, iyi ya da kötü, seni zamansız âlemde bekler inşallah. En doğrusunu Allah bilir…

1 comments :

rolento dedi ki...

ilk önce bilinen olanı anlattığın için teşekkür ederim aslında bunu herkes bilse kadercilikten,kadere isyan etmekten vazgeçerler herkes isyan derecesinde kimse şükür nedir bilmiyor herkes yapacağı edeceği işin sonunu düşünüyor oysa kader bize yollar açıyor ve Allah'in vermiş olduğu akılla mantık devreye giriyor sadece biraz ilerisini tahmin etmek yeterli diye düşünüyorum örneğin hırsızla gezince polisin onun yanında senide yakalaması bilgin birinin yanında gezince bilginin artması gibi bunları düşünmek çokta zor değil düşünsene insan kaderini ve kaderin sunacaklarını bilse neyin sonu kötü neyin sonunun ise iyi olduğunu bilse ne anlam kalır hayatta ne bir tat teşekkürler