Putperestlik
nedense İslam dünyası tarafından hep küçük görülmüş, çok detaya inmeden mutlak
yanlış olduğu söylenip durmuş. Kimi zaman dalga bile geçmişler hatta “dalga
geçilmeye değmeyecek kadar basit bir inanç boş ver” demişler. Öyle ya, insan
kendi eliyle yaptığına tapar mı hiç ne saçma. İşte haksızlıkta burada başlar ve
ne yazık ki haksızlığın başlangıç noktası İslamiyet’in neyi anlatmaya
çalıştığının da anlaşılmamasının başlangıç noktasını oluşturmaktadır. İkisi bir
bütündür.
Haksızlığın
kaynağı ve nedeni insanların putperestlik hakkında, ezbere onu küçük görmekten bir
şey bilmemesinden kaynaklanmaktadır. Bilinen tek şey insanların elleriyle
yaptıklarına tapmasıdır. Evet, doğrudur ama bu şekilsel gösterimidir sadece. Ya
bu kadar basit değilse, içinde fikirselliği de barındırıyorsa? Ama bunu pek
sorgulamaz insanoğlu. Belki sorgulasa aslında putperestliğe ne kadar yakın
olduğumuzu anlardı.
Onlar da
putun ardındaki ilahi bir güce taparlarmış.
- Biz günün
5 vakti camiye gidiyoruz. Dindarız.
+ Onlar da
günün belli saatlerinde bir yerlere gidip belli başlı ibadetleri gerçekleştirirlermiş.
Adı cami olmasa da toplanılan bir yer olması yeterlidir sanıyorum.
- Ama biz
kurban kesiyoruz
+ Onlarda
kesiyormuş.
- Oruç?
+ Onlar da
tutuyormuş.
- Biz
elimizle yaptığımıza mı tapıyoruz. Biz ilahi olana tapıyoruz.
+ Onlar da
putun ardındaki ilahi bir güce taparlarmış. Yani elleri ile put oluşturur onun
ardındaki ya da ifade ettiği bir güce taparlarmış.
Ne farkı
kaldı? Yaşanıldığı iddia edilen İslam ile putperestliğin ne farkı kaldı? Hatta
“Yarın ölecekmiş gibi ahirete, hiç ölmeyecekmiş gibi dünyaya çalış” sözü ki
bazı yerlerde hadis diye söylenir; bizim hayat düsturumuz olmuş. Ne farkı
kaldı?
Aslında
farkı ya da farkı görülemediği için oluşan benzerliği çok basit
özetleyebiliriz.
Halkadan
Parıltılar'da okumustum bu sözü (derleyen:N.F.K):
“İnsanların
Çoğu Allah'a puta tapar gibi tapar, yani dünyalık için”
Allah’a puta
tapar gibi tapmak… Demek ki camiye gitmek, secde etmek bizi puta tapmaktan
alıkoymuyor. Bu çok önemlidir. Sıradan bir öz eleştiri ya da klasik “layığı ile
ibadet edemiyoruz” lafı değildir bu. Bu işin özünü anlatma çabamdır. Hakikaten
nasıl putperest olunurun ve aslında putperestlikten nasıl uzak durulunurun
cevabıdır. Yani şunu kesinlikle akılda tutmak gerekir ki burada anlatmaya
çalıştığım şey hayatını camide geçirmiş en dindar insanı dahi kapsamaktadır. Bu
durum putperest olmaya engel değildir. Problem ibadet edip etmeme değil,
problem neye niçin ibadet ettiğini bilmemekten kaynaklanmaktadır. İbadet
ettiğinin sıfatlarını bilmeme… İnsanların ibadetlere harcadıkları vakit ile,
adadıkları kurbanları ile, tutukları oruçlar ile ya da gittikleri haclarını
yapma ya da tüm bu ibadetleri yapmama değildir putperestlikte mevzu bahis
olan(belki putperestler daha fazla vakit harcıyorlardı ibadete). Bu ibadetleri
yapmak hatta bunları yaparken düşündüğünün isminin “ALLAH” olması da seni uzak
tutamaz putperestlikten. Önemli olan sıfatlardır. Senin düşünce tarzındır.
Yaşadığımız
topraklara İslam coğrafyası dendiği için ortaya çıkan bir garip durum var ki o
da, bu topraklarda, birisinin bir yaratıcıyı kabul etmesinin kendisini Müslüman
yaptığını sanma kabulüdür. Oysaki olan şey sadece inanan olup Müslüman
olamamaktır.
Camiye
gitmek, kuran okumak, oruç tutmak sizi putperestlikten uzak tutmaz. Unutun
hepsini.
Kilit nokta
ilahi güç olarak neyi kabul ettiğimizdir. Bakın dikkat her 2 tarafta ilahi bir
güce tapıyor ama işte farkın özü burada. Putperestlerin ilahlarından örnek
vermek gerekirse şöyledir:
-Ateş
Tanrısı
-Bereket
Tanrısı
-Savaş
Tanrısı… diye uzar gider. Ateş, bereket, savaş. Dikkat ederseniz bunların hepsi
dünyaya ait kavramlardır. Yani bir insan dünyaya ait kavramlar için ibadet
ederse putperest olur. Putperest olmaz, şöyle demeliyiz, putperestliği yani
işin özünü kavrayamamış olması ortaya çıkar.
Mesela geçen
gün dünya hayatına ait istediğim birey için dua ettim Allah’a. Şimdi ettiğimin
Allah olması beni putperest olmaktan alıkoymadı mı?
Allah bilir,
hüküm vermek istemiyorum. İçimden kendime evet putperest oldun demek geçiyor
ama bunu da diyemiyorum. Ama bazı gerçekler ne yazık ki beni zorluyor.
Bakıyorum
Yusuf(a.s)
bir şey istemiş başkasından Allah onu cezalandırmış(Yusuf/42). Eyup(a.s)
hastalık tüm vücudunu sarmış gene de dünyalık için dua etmemiş en son kalbine
varmak üzereyken, Allah'ın zikrinden geri kalacağı endişesi ile dua
etmiş(Enbiya/83). Peygamberimize(s.a.v) taşlarla saldırmışlar hiçbirine beddua
etmemiş.
Bu mesele
ile ilgili aklıma güzel bir söz geliyor: Nefs-i emmeranin duası kendisi. Âlimin
duası ilmi. Arifin duası Rabbiymiş. Ve demişler ki nefs-i emmeranin kurtuluşu
çok zayıftır. Gerçekten ya, düşünüyorum da ben yalnızca kendim için dua
ediyorum ve bundan kendimi alamıyorum. Cenneti istemem bile kendim için,
Allah’ın rızasını istemem bile kendim için. Yani İslami olan şeyleri bile
kendim için istiyorum. Aslında ebeveynlerin çocukları üniversitede bir yerlere
girsin diye ettiği dua bile ebeveynin kendisi için. Başkasına yaptığınız iyilik
bile başkası senin hakkında ne kadar iyi adam desin diye. Yine kendin için. Ya da
aklınıza ne geliyorsa… Yani ilahi gücü yalnızca kendimiz için istiyoruz dünya
için istiyoruz. Ahireti bile aslında mutluluk için istiyoruz. Ha tabi insanın
mutsuzluk istemesi anormal bir durumdur ama burada anlatmaya çalıştığım
istediğin şeylerin tamamını ister Allah’tan olsun ya da başkası için istiyormuş
gibi olsun yalnızca kendimiz için istediğimizdir. Bu noktada ilahi gücü kullanıyoruz.
Putperestlikten ne farkı kaldı ki? Bu putperestliği yaşamak değil mi?
İbadetlerimize
gelsek... Oruç, yemek şöleni olmuş. Teravih, bayram namazları kutlama partisi
olmuş. Hac, turistik bir gezi olmuş. Kurban, e komsu kesti biz niye kesmeyelim
olmuş. Kuran, bizi kötülüklerden koruyan tılsım olmuş.
Belki bir
peygamber gelse dese ki siz putperestsiniz. Biz hemen karsı çıkarız:
- Biz İslam
büyüklerinden(Geçmişimizden) böyle gördük. Sen nasıl konuşuyorsun.
Belki tutar
camileri yıkmaya çalışır zaman biz de onunla savaşırız. Anladınız mı?
Neyse
anlamayanlar için; Resulullah(s.a.v) ilk çıktığında ve uyarmaya başladığında
ona karsı gelenler mutlaka doğru üzerinde ilahi bir dine taptıklarını söyleyip
onunla savaşmışlardı. Belki şimdi bir uyarıcı çıksa bizim onunla savaşacağımız
gibi. Düşünsenize camileri yıkıyor. Durur muyuz hiç. Acaba kim haklı…
İslam şu
anda anlaşılandan o kadar farklı şey emreder ki. Hiç alakası yok, hiç alakası
yok şu andakilerle. Bir kere Kuran’da dünya hayatına dair hiçbir vurgu yoktur.
Dünya hayatı aşağılık ve geçici bir hayattır. Hiçbir değer verilmez. Burası
için yaptığımız dua acaba ne kadar kabul oluyor. Onun için zaten hiçbir hadis
kitabında “Yarın ölecekmiş gibi ahirete, hiç ölmeyecekmiş gibi dünyaya çalış”
sözü bulunmaz ve bu insanlardaki putperestliğin göstergesidir(AllahuAlem) ne
yazık ki İslam’ın sunduğunun tam tersidir ve ne yazık ki İslam’ın sunduğunun tam
tersi peygamberin sözü muamelesi görür. Bakın tam tersi diyorum hem de tam zıttı.
Tam tersini peygamberin ağzıyla söylemek ve buna karşı çıkanı koskoca
peygambere karsı çıkmakla suçlamak ve ona düşman olmak. Belki de peygamberin
yaşadığı buydu. Belki de putperestler(ki putperestlik ilahi dinin bozulmuş
halidir) ilahi olana karsı çıktığı için peygambere savaş açmışlardı. Onlar da
şu anda peygamber sözü sanılan sözler gibi tam tersi sözleri ilahi olduğu için
kabul etmişlerdi. Acaba onların yerine mi geçtik.
Eğer ki bu
söze en ufacık bir sempati besliyor iseniz korkarım kabul ettiğiniz dinin tam
olarak ne olduğuna dair kesin bir bilginiz bulunmamaktadır. Allah’ı dünyada
mutluluğu getirmesi için düşünüyorsanız ya da bir yerde yaptığınız kötülükten
sonra ayağınız kaydığında “hah bu demin yaptığımın kötülükten oldu” diyorsanız.
Daha alacak çok yolunuz var. Allah bu dünyada sana ne mutluluğu ne de adaleti
vadetmiştir.
Hala da
sorarlar neden savaşlar, işkenceler var diye. Bu dünyada insanlar mutluluk ve
adalet ararlar ve Allah neden vermiyor derler.- Adaleti sağlama görevinin kendi
üstümüzde olduğunu ve sınandığımızın da pek farkında değiliz sanıyorum. Şu
geçici dünyada üzerimize düşen görevi bile devretmeye çalışıyoruz- Aslında ne
kadar Allah deseler de putperestlikten hiçbir farkı yoktur bunun. Aynı savaş, barış,
bereket tanrısından istemek gibi.
Bu dünyada
bizi mutlu et tanrım!
İslamiyet
niye geldiğini ve niye putperestlerin bizim şu anda yaptığımız her şeyi
yaptığını anlatabilmişimdir umarım. İslamiyet sana hiç görmediğin, bilmediğin
ahirette mutluluğu vadeder ama putlarında vazgeçmen kaydıyla. Bunun yolunu
bilen varsa söylesin ben hala daha kendimi kendim için dua etmekten
alıkoyamıyorum. (Bak bir sonuç daha çıkardık demek ki bilmek, bilgi insanı
olgunlaştırmıyormuş).
|
5 Mart 2007 Pazartesi
Putperestlik: Haksızlığa Uğratılmış Bir Din
Kaydol:
Kayıt Yorumları
(
Atom
)
1 comments :
putpereslikle islamiyet arsında gecekten bir sırat vardır cok keskin ve ince bir hal vardır eger aklını kulanarak gidersen dengeni kaybedersin düşersin eger kalbini kulanıp gidersen bu yoldan buseferde dengeni kaybedip istikametten cıkabilrsin akıl ve kalbini aynı anda adaletsizlik yapmadan kulanırsan dogru olan seni bulur ve bu konuda da vicdanın sana yardımcı olur. düşüncelerinde haklısın ama düşündüklerini yazarken bile inancı degişiyor insanın. kendinde bunu gördün kendimde gördügüm gibi inanc her an ve her vakit degişebilen bir (ol)gudur herseyde oldugu gibi su andada var olur.evet su an gelse biri bize su alemlerin (sır)ını verse o insanı putpereslikle suclanır.evet eger kendini arıyorsa insan .kendinden ayrı bilmemeli kendinden ayrı olmayanı bulmayı calısıyorsa. zaten yanılgıya düşmüş olmazmı.(OKU. OKU. OKU.SONSUZ KEREM SAHİBİ RABBİNİN ADIYLA OKU.BİZ İNSANI BİR KAN PIHTISINDAN YARATTIK.OKU.RAMAN RAHİM OLAN ALLAH'ın ADIYLA OKU.)okumak emredilmiş.bizim yaptıgımız ögrenmeye calışmak aklınla. yaşamaya calışmak kalbinle. bunları sabit tutmak vicdanının yardımıyla. buttün bunları kendinden bilmeyip yaratanın izniyle oldugunu kabulenmekle ve onun ilmi dısında hic birseyin (ol)madınıgı farkındalıgıyla ve sadece iyi bir insan olma gayretiyle aşk la adaletle sevgiyle önyargısız fark etmeli. putperesi müslümanı hiristiyanı yahudisi ve daha nicesi butün anlasılmazlıgın cahillikten okumamamızdan. yazılan yasanan hersey insan icin. herkez kendi atesini kendisi yakıyor. herseyi oldugu gibi kabul etmessek hic birsey degişmeycegi gercegi gibi insan (ol)makda zorlancagız. nasıl bir insan olmak dan önce nasıl insan olulur onumu düşünmelimiyiz....
Yorum Gönder